İlimiz, ilçelerimiz, köylerimiz, mahallelerimiz ve biz.
Her gün değişen ve gelişen bir yapı içinde kendine yer ararken..
Geçmişini de yok sayamadan dört nala koşturan geleceğe hem gaz lambasına hem de led ışığa pencere önü olan gelenek- göreneklerle şekillenmiş bir kültür.
İyisi ve kötüsü ile birçok şehirden bağımsız 
Kendine özgü örf adetleri sosyal, kültürel ve ekonomik olayları ile de gündem olmayı ihmal etmeyen bağımlı bir şehir.
Bu küçük şehrin güzel yönleri olduğu kadar masum olmayan birçok özelliği de mevcut.
( Bu derin konuların zamanı var )
Bunları harmanlarsak şayet küçük ama bir o kadar da yerin altında ifadesinin ruhani lideri Bingöl.

Geçmiş yıllarda İlginç istatistiklerle gündem olan ilimizde bu sefer dikkat çeken hüzünlü bir filizlenme var.
Boşanma oranı...
Coğrafyamızda geçmişte boşanmalar pek hoş görülmese de Evliliğin doğasında var.
Şehrimiz de;
Aile planlamaları ile ilgili ne gibi çalışmalar yapılıyor?
Aile sosyal politikalar müdürlüğümüz, Üniversitemiz, Belediyemiz,
Bağlı kuruluşlar ne gibi destekler ve seminerlerle buna katkı sağlıyor veya sağladı fikir sahibi olduğum bir konu değil fakat paylarına düşen olmuştur bu yeşermenin.
Bu yeşerme filiz verip etrafa oksijen sağlayan cinsten değil mühim bir konu.
Bir aile, bir yuva, iki gönül virane oluyor.
Kanımca öyle kolay olmamalı bir şeyleri yıkmak ne zorluklar ile oluşturuluyor
Hayaller, planlamalar, beklentiler vs.

İnsanın sevdiği ile yuva kurması kadar güzel bir vaziyet var mıdır bize bahşedilen bu düzende?
Gönülden sevdiği ile.
Kurmak için bunca zaman maddi manevi çabalarken
Yıkmak için ansızın çıkagelmemeli birileri.
Açık kapı bırakmamalı düzenli göçmenlere.
Halbuki 
Saygı, sevgi, merhamete dayalı üçüncü şahıslara yer vermeden önceliğinin kendisinin bir aile olduğunu varsayılarak kalpten kalbe kurulan bir köprü 
Bir insan 
Bir ömür' den
Evlilik öncesi planlamalar da yatıya bile kalamayan davranışlar, düşünceler, etkileşimler, saygı ve sevgiden yoksun bir yaşantıya
Karanlık düşüncelere..
Nedir ki bunlara sebep?
Her şey zamanla yok olmaz fakat etkisini azalta bilir. 
Etkisi azalmaması gereken baş kural SAYGI olmalıdır.

İhmal edilen her şey zamanla yok oluyor da saygı bundan nasipleniyor mu yoksa?
Aile olmanın iyi ve güzel yanları olduğu kadar zor yanları da mevcut.
Dolayısıyla her şeye hazır olmalı
Sıkıntıya, zorluğa, geçici üzüntülere.
Kritik dönemlerde kararlar alırken büsbütün yok saymamalı her şeyi.

Her ailede çatlak dönemler muhakkak yaşanıyordur. Bu durum olağandır.
Bunu tamir edenler de oluyor perde çekenler de yarayı deşenler de.
Görülen o ki son dönemde daha çok yarayı deşenler mevcut. 
Sebeplerini herkes kendince yorumlayabilir.
Ekonomik, sosyal, kültürel... "Coğrafya kaderdir'e süslü püslü anlatımlar vs.

Gel gör ki yöremizde durum biraz farklı.
İlimizde boşanmaların en büyük etkisi;

" Çiftlerin, ailelerini evliliklerine katması veya ailelerin çiftlerin evliliklerine dahil olmak istemesi."
İlişkilerde çiftler durumu ailelere kadar getirmişse olay pek sağlıklı yürümez artık.
Saygınlığı kaybetmiş bir ilişkiden başka bir şey değildir.
Çünkü " Saygı sevgiden de yücedir" bölgemizde 
 İki kişinin evliliği sadece onlar arasında yapılmıyor maalesef tüm aileyi çepe çevre sarıyor daha çok olumsuz açıdan bir virüs gibi.

Şayet bir insan ömrünü neye vermeli derseniz
İyilik, dogruluk, merhamet ve saygı bunun jüri üyeleri konumundadır.

Evliliklerde olduğu gibi boşanmalar da kırmadan, incitmeden, yıpratmadan saygı çerçevesinde olmalı.
Gerçek yüzümüzü sadece iyiyken değil, kötüyken de göstermeliyiz.
Buna destekleyici bir not değil bu, fakat hayatta her şey bir düzen içerisinde kendimize olan saygımızı da yitirmemeliyiz.
 
Konu dağılmadan
Evlilikler iki kişilik değildi ve boşanmalarımız da iki kişilik olmayacaktır.
Tüm aile bireylerini, eş dostu da boşayacak şekildedir.

Bizim aile hayatımızı dizayn etmek isteyen, bizden çok üçüncü şahıslar olduğu için bu durum, aileniz sizi dizede getirebilir dizinizi de dövdürebilir. 
Aile derken aklınızda sadece anne babanız gelmesin .
Bunun sınırlarını çizen sizsiniz.
Hem ailelerimizi yok sayamayacak, hem de özel hayatımıza ortak etmemeliyiz !
Bunda denge esas olmalı.
Bunlar demek değildir ki evliliklerde tek sorun ailelerdir
Buna binaen öyle evlilikler vardır ki ayakta tutanlar da sadece ailelerdir.
Evlilik iki kişiliktir bunu anlamalıyız.
Büyüklerimiz bereketiyle gelir evlerimize lakin 
Siz size yarayanı almaya çabalayan olun onlardan.
İyi ki varları konuşun sadece.
Ailelerimizin evliliklerimizde olumlu yönlerini çok fazladır.
Olumsuz bir dokunuşu da zelzele etkisi yaratabilir.

Evliliklerimiz de ailelerimizin etkisini sözü birazda bize uyarlayarak şöyle tanımlayabiliriz 
 
"Batıda evlilik tango gibidir, iki kişi arasında yapılır. Bingöl de ise halay gibidir, aileler arasında yapılır sülaleler karışır"

Aileler evlerimizdeki sorunlara dahil olduklarında  olay başka yönlere akar, çiftler olayı olay olmaktan çıkartıp kriz haline getirirler. Hatta bazı çiftlerin kırmızı noktasıdır aileler
Konu ailelere varmadan asıl kırmızı noktanın kendi ailesi olduğunu anlaması gerekirken.

Aile olma bilincini kaybeden eş hem kendine hem de eşine saygınlığı da yitirmiş oluyor.
Buna sebeptir ki evdeki hesaplar karışık ve çoğu zaman bulanık hal alır.
Siz siz olun evdeki hesapları görünür halde bırakmayın.

İyisi de kötüsü de bizim elimizde. Kötüsünü seçme olanağımız olmasa da iyisini çabalayabiliriz.
İnsanın evi eşidir, kaybedildiğin de kazanılması zor bir durum Kalben ve ruhen. 

Evliliklerde zamanla yok oluşlar olabiliyor
Kimilerine göre aşk, kimilerine göre sevgi
En önemlisi de saygı.

Zaman zaman 
İnsan insana üşüyor, kışın habercisi değil bu soğukluk, Aralığın adı çıkmış. Saygıdan yoksun bir ilişkinin.
O denli mühim evliliklerde saygı!!

Hayat kısa, bize kalan iyi ve güzelden başka bir şey değil.
Her şey rağmen darda kaldığınızı hissettiğiniz de aklınıza Neşet Ertaş'ın şu güzel sözleri gelsin
Sabreyle ey gönül sabırsız olma
Cümleyi gönlüne yar eden vardır
Darda kaldım diye umutsuz olma
Yok iken dünyayı var eden vardır 

Son
Kararlarınız hayatınızı etkileyecek şekilde olduğunda ;
Yolun sonunda olduğunuzu düşündüğünüz o an
Tüm olumsuzlukları bir kenara bırakarak 
Kendinize bir şans daha vermeyi ihmal etmeyin.
Çünkü;
Bunca güzelliği yaşamışken ve paylaşmışken
Akşam yatarken ve Sabah kalkarken aklınıza ilk gelen kişinin buna değer olduğunu, hayatımızın başkalarının vereceği kararlardan daha kıymetli olduğunu, sefasını da cefasını da kendinizin çekeceğini ve buna son bir şans verilmesi muhtemel olduğunu..
Kendinizi ihmal etmeyin en önemli şansı siz hak ediyorsunuz.

Kendi kararlarınıza, planlarınıza, hayallerinize ve hayatınıza kendiniz karar verin.
Hayatınıza karar verenler tek kaldığınız da acılarınızı yaşamayacaklar.

Bir İnsan Ömrünü Neye mi Vermeli?
Tabi ki iyiye, doğruya, merhamete ve saygıya.
Davranışlarınızda iyilik
Yolunuzda doğruluk 
Kalbinizde merhamet 
Yaşantınızda saygı eksik olmasın.